Yekta ile Mehmet

28 Haziran 2013 Cuma

Emel ve Yekta

Yekta'nın ayak baş parmakları sürekli kalkık durumdadır biz hep merak ediyorduk bu çocuk kime çekmiş diye ve sonunda bulduk .

Aynı Teyzesi Emel.2 resim arasındaki benzerlikleri bulun :)

Cevaplar : A ) Ayak baş parmaklar
                 B) Kilo
                 C) Heyecanlı suratlar
                 D ) Eller
                 E ) Ayak kıvrımları
                 F ) HEPSİ

27 Haziran 2013 Perşembe

GÜL OĞLUM




ACABA ÇOK MU GÜLÜYORUM ?Annem bana hep gül oğlum diyor BENDE GÜLÜYORUM.

24 Haziran 2013 Pazartesi

Dönelim mi?


6.AYIMIZ BİTTİ

Ve bugün Yekta'nın 6.ayı bitti .Bu ay gerçekten Yekta çok yol katetti.Neler mi oldu?

Diş çıkardı.
Katı gıdaya başladı.
Dönmeye başladı.
Değişik sesler çıkarmaya başladı.
Ayaklarına uzandı.
Ayaklarını tuttu.
Ayaklarını ağzına götürdü.
Yüzüstü iken uçak hareketi yaptı.
Yüzüstü tüm gövdeyi kaldırdı.
Daha çok gülmeye ve bağırmaya başladı.
Oyunlar oynamaya başladı.
Bizim yüz ifadelerimizden ne demek istediğimizi anlamaya başladı.
İsmine dönmeye ve daha çok incelemeye başladı.
Dış kapının ne olduğunu anlamaya başladı.Her gün babayı yolcu edip akşam karşılamaya başladı.
Kapı diyafonunu farketti.
Resimdeki fillere aşık oldu.
Kelebeklerinden sıkıldı.
masada bizimle oturmak istedi.
Herşeye uzanmaya ve ısırmaya çalıştı.
ve en önemlisi artık kendisi destekli oturmaya başladı.

DEĞERLİMİZ;

Boy : 71 cm
Kilo : 9,500 gr
Baş  : 46 cm

aşılarımızı olduk bir sonraki aşımız 9.ayda bu habere ençok ben sevindim Yekta 3 ay rahat ohhhhh.....

İyi ki Doğdun Anne

Canım annemin dün (23.06.2013 ) doğum günüydü.Onunla kutladığım ilk doğum günü olmasından dolayı çok mutluydu annem.Bana dedi ki ; ''Hayatımda kutladığım en güzel doğum günü bugün ve en güzel hediyem sensin oğlum''

NİCE SENELERE CANIM ANNEM.SENİ ÇOK SEVİYORUM....

22 Haziran 2013 Cumartesi

19 Haziran 2013 Çarşamba

Empati ile Sempati






Çocuklarda Empati


Duygusal zekanın başlıca göstergelerinden biri olan empati, (empati = kendisini başkalarının yerine koyma, karşısındakini anlama ve bunu karşıdakine iletme) okulumuzda, rol alma, duyguları tanıma, davranışların sonuçlarını tartışma ve müzik eğitimi gibi çeşitli faaliyet ve yaklaşımlarla her çocukta geliştirilmeye çalışılmaktadır. Ancak, veliler, çocuğun
1. derecede örnek aldığı kişiler olduklarından, bu gelişimin aile tarafından da desteklenmesi çok önemli.
Bilim çevrelerinin görüşüne göre empatinin gelişimi model alma yoluyla gerçekleşiyor. Empati sahibi çocuklar ise, ileride mutlu ve sorumlu yetişkinler oluyorlar, kişiler arası zeka yetenekleri de gelişmiş oluyor. Özellikle erkek çocuklarında empati seviyesi yükseldikçe saldırganlık seviyesi düşüyor. Araştırmalar çocuklar arasında bu yetenekte bir iki yaştan itibaren farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor. Fakat yaşla birlikte empati seviyesi de yükseliyor. Genel olarak kızlarda bu yetenek erkeklere oranla daha yüksek olmaktadır.
Empati çocuğumuza verebileceğimiz en iyi armağandır; çünkü çevresindeki kişilerde iyi ve pozitif olanı görmesini sağlar. Ayrıca çocukların içsel güç oluşturmalarına, dış şartlardan fazla etkilenmeden doğru seçimler yapmalarına yardım eder.
Matematik ve soyut düşünce yeteneklerinden farklı olarak empati teorik olarak öğretilemez; çocuk için önemli olan kişileri taklit etmesi yoluyla öğrenilir. Dolayısıyla büyükler bu konuda öncelikle örnek olmalıdırlar, çünkü çocuklara söylediklerimizden çok, onları, yaptıklarımız, yani davranışlarımız etkiler. Bunun sebebi çocuğunuzun sizi mükemmel bulması ve sizin gibi olmak istemesidir.
Çocuklar sadece acı çekenlere karşı sempati duymamalı, başarılı olanlarla da mutluluğu paylaşmayı bilmeliler. Hem kendilerinin hem başkalarının duygularını anlayabilmeliler.
Çocuklara empatiyi öğretmenin birçok yolu var. Bunlara göz gezdirip hangilerini ne kadar yaptığımızı ve neler yapabileceğimizi düşünelim.
Onalar hikayeler okuyup şu tür sorular sorabilirsiniz : “Sence bu çocuk ne hissediyor?” “Arkadaşına yardım etmek için ne yapabilir?”
Aynı şeyi film seyrederken, reklam aralarında da yapabiliriz. Böylece çocuğumuzu televizyonu pasif izlemekten de aktif izlemeye yöneltmiş oluruz.
Çocuklar kavga ettiğinde hemen atılıp sorunu çözmek yerine bu olayda empati uygulama olanağı bulabilir, her bir çocuğa olanlar hakkındaki hislerini söyletebiliriz.
Evde evcil hayvanların bulunması empati gelişimine katkı sağlıyor. Bu, çocuğa sevmek ve sevilmek için eşsiz bir deneyim sunar. Hayvanların ruh halini ve onları mutlu etmek için beslemeyi öğrenir. Size düşen görev ise hayvana zarar vermemesi için onu önceden bilgilendirmektir. Sağlık problemi yüzünden kedi köpek edinemediğiniz taktirde en azından çocuğunuzun bahçedeki, sokaktaki kuşları doyurmasını sağlayabilirsiniz. Hayvanları sevmeyi, korumayı ve beslemeyi öğrenen çocuklar bu pozitif davranışı ve duygularını yaşamlarına da aktarmaktalar. Öte yandan hayvanlara kötü davranan çocuklarla derhal özel olarak ilgilenilmesi gerekir; çünkü bu, gelecekteki olumsuz davranışların bir göstergesidir.
Ne kadar yüklü bir günlük programınız olsa da çocuğunuzu günlük yaşamda küçük yardımlara yöneltebilirsiniz. Yaşlı bir komşuya, aç bir hayvana yardım ederek ona, başkalarına iyilik yapmanın zevkini tattırın.
Müzik eğitimi alan çocuklar almayanlara oranla daha yüksek empati düzeyine sahip olmaktalar.
Yemekte ailenin her ferdi o gün başkaları için yaptığı veya başkalarının kendisine yaptığı bir iyiliği, yardımı anlatabilir.
Çocuğumuzun, davranışının ardında yatan sebepleri analiz etmesine yardımcı olmalıyız. Davranışı uzun vadede kendisine olumlu sonuçlar getirecek mi? Başkalarına zarar değil de yarar sağlıyor mu?
Çocuğunuz sevmediği, anlaşamadığı insanlarla karşılaştığında ona o kişilerde küçük de olsa pozitif olan şeyleri bulmasına yardım edin. Bunu başaramazsa, gözlerini kapatıp onu küçük şirin bir bebekken hayal etmesini söyleyin; veya kendisini onların yerine koymasını isteyin. Kızgın olduğumuzda genellikle hatalı olarak, karşımızdakinin amacının bize zarar vermek olduğunu düşünürüz. Halbuki amacı gerçekte göründüğü kadar kötü değildir.
Çocuğumuza o kişinin davranışının ardında yatan iyi niyeti gösterirsek, anlayışını artırır ve gerçek empatiye ulaşmasını sağlarız.
Siz empati gösterirken yaptığınız içsel konuşmayı çocuğunuzun duyacağı şekilde yüksek sesle yapın. Örneğin : “Baban işten döndüğünde ne kadar yorgun görünüyor. Eminim biri ona terliklerini ve gazetesini verse çok daha mutlu olur”. Daha sonra da davranışının sonucunu göstermek için “Sen yardım edince babanın ne kadar mutlu olduğunu gördün mü? Şimdi sevildiğini daha çok hissediyordur” diyebilirsiniz. İçsel konuşmaların etkisi çok güçlüdür. Çocuğumuzu başkalarını suçlamak yerine anlamaya ve savunmaya geçmek yerine mantığını kullanmaya yöneltir.
“Ben” mesajları açık ve güçlü etkili mesajlar vermek açısından yararlıdır. Örneğin : “Lütfen şu an ne hissettiğimi anlamaya çalış. Birisi yeni temizlediğim halıların üzerine çamurlu ayakkabılarla bastığında çok üzülüyorum” Böylece çocuğumuz bizi neyin üzdüğünü, kızdırdığını anlayıp işlerin daha iyi gitmesine yardım edebilir.
Başkalarını eleştirmemiz çocuğumuza herkesin eksik yönlerinin olduğu, bizim ise mükemmel olduğumuz mesajını verir. Sonuçta çocuk suçlamayı ve diğerlerinin hatalarına empatiyle yaklaşmak yerine olumsuz tepkiler vermeyi öğrenir.
Açıklamalar çocuğa istediğinizi yaptırmada çok yardımcı olur. Örneğin : “Teyzen hastanedeki büyükanneni her gün ziyaret ediyor ve çok yoruluyor. Lütfen daha sessiz oynar mısın? O da biraz dinlensin.” diyebilirsiniz.
Düşünceli davranışlarını beğendiğinizi belirtin. Güzel davranışlarının pozitif bir fark yarattığını bilsin. Örneğin : “Oyuncak arabanı arkadaşınla paylaştığın için çok sevindim. Bak ne kadar seviyor onunla oynamayı.”
Günlük işlere yardım etmesi istenen çocuklar başkalarına da söylenmeden yardım ediyorlar. Hasta kardeşine su vermesi, büyükannesine geçmiş olsun kartı göndermesi, çarşı dönüşü paket taşımaya yardım etmesi gibi aile içerisinde yapacağı günlük hizmet ve yardımlar bu yeteneğin gelişmesine büyük katkı sağlar.
Bağırıp kızmak yerine çocuğun, yaptıklarının farkına varmasını sağlamalıyız. “Şu an doğru bir seçim mi yapıyorsun?” sorusu onu düşünmeye sevk edecektir.
Çocuğumuza empatiyi öğretmek için dinlemeyi bilmemiz gerekir. Konferans vermek, yargılamak, suçlamak yerine yönlendirici sorularla dinlememiz tabii ki iki taraf için de daha iyi sonuçlar getirecektir. Şunu düşünmeliyiz : Çocuğumuzla konuştuğumuz şekilde biri bizimle konuşsa ne hissederdik? Biz nasıl görünmek istiyoruz?
Örneğin : “ Ne kadar kolay, niye yapamıyorsun şunu?” demek yerine “Matematik ödevlerinde sıkıntı çektiğini biliyorum. Birçok çocuk aynı durumda. Belki ne yapabileceğimizi beraber düşünebiliriz...” diyebilirsiniz.
Çocuklarımızın başkalarının onayını ve kabul edilmeyi amaçlayan davranışlarda bulunmak yerine bağımsız ve doğru seçimler yapmaları yine empati seviyelerine bağlıdır. Bencillik kişinin kendi çıkarları doğrultusunda davranmasıdır. Aslında uzun vadede gerçek çıkar, iyi ahlaklı olmaktır.

DURUP DURURKEN


                                                        DURUP DURURKEN
 
Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
Durup dururken kafamda bir güneşli duman,
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...

Nazım Hikmet

DUA

Dargınlıklar İçin Dua

İnciniyor ve incitiyoruz. Yorgunluk ve uykusuzluk, iş ve ilişkiler, yaşlanma kaygısı ve hayaller, çocuk eğitimindeki zorlanmalar, manevi hayatımızdaki dalgalar, regl öncesi son sessizlikler, geçmişten gelen hayaletler, affedemeyişler ve temcit pilavları:) 
İnsan hayatı nasıl geçecek? Mutluluk, mutsuzluk, meşguliyet, boş zaman, çok sevmek, az sevmek, biraz uzağa gitmek, sonra dönüp sarılmakla. Dua, ibadet, sonra belki biraz unutma, sonra tövbe, rahatlık, sakin sular. Aslında iyi günler, kötü günler, hastalık, sağlık, sabır ve şükür, unutma ve hatırlama arasında çok dengeli bir döngüde akıyor hayatlarımız. Hep kederli değiliz, hep mutlu da değiliz ama çok şükür hayattayız. Tek bir formülümüz yok ayakta kalmak için, mutluluk haplarımız yok ama desteklerimiz var, sevdiklerimiz var, kitaplarımız, sağlığımız her zaman mükemmel olmasa da hayatta kalışımız, inancımız var. Allahımızın bizi sevmesi var. 7 gün 24 saat anne oluşumuzun, 7 gün 24 saat insan olmanın gerekliliğinin tam da yanıbaşında  Allahtan, 7 gün 24 saat açık bir eczane olarak dualarımız var.
Dalgınlık, unutkanlık, özensizlikle yaptığımız küçük büyük hataların ardından Allah'a karşı kendini açmanın çok faydasını gördüm. 
"Allahım ben bir yerlerde hata yapıyorum ama tam bulamıyorum, sen benim hatalarımı bul, bana göster ama bir yandan da kusurlarımı başkalarına karşı ört. Beni utandırma. Ben de kendimi toparlayıp daha güzel şeyler yapayım, bu hatalarımı düzelteyim. Bana yeni fırsatlar ver, yeniden başlama şansı ver."
Biraz gayret ve çok duayla huylar da değişir sular da... Günah işleyenlerin en hayırlısı, tövbe edip ardından güzel işler yapanlarmış (Hadis) Bir hata yaptığımızda hemen peşine bir iyilik yaparsak o kötülük silinirmiş. (Hadis)
Peygamberimiz'in sallallahü aleyhi vesellem bize önerdiği dualar:
1. “Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar, bizi her türlü çirkinliklerden, açığından ve gizlisinden uzaklaştır. Bize kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi ve neslimizi mübarek eyle. Tövbelerimizi kabul eyle, şüphesiz ki Sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin. Bizi nimetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenler eyle ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.” (Hâkim, De’avât, No:977; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 996)
2. “Allah’ım! Kötü ahlâktan, nefsânî arzulardan, kötü işlerden ve ayıp şeylerden beni uzaklaştır.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, 
No: 960) 
3.  “Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı bağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur.” (Hâkim, De’avât, No:1916)

Alıntı : Anne Cafe

Bebekte Gelişim

SAĞ BEYİN "SOSYAL BEYİN"
İnsan yavrusu, diğer memelilerden farklı olarak insan insana etkileşime çok açıktır. İnsan beyninin sağ ön bölgesi, kişinin kendi duygularını düzenler, başkalarının duygularını anlamasını ve sosyal açıdan uygun olmayan isteklerine gem vurmasını sağlar. Ancak, bebek doğduğunda onun sosyal bir varlık olmasını sağlayan beynin bu bölgesi henüz tam oluşmamıştır. Bu önemli bölgenin neredeyse tamamı doğumdan sonraki ilk 3 yıl içinde oluşur. Kısacası, bebekler sosyalleşme potansiyeliyle doğarlar, ama bu potansiyelin geliştirilmesi, kendilerine bakım veren kişiye bağlıdır.
İşte burada ebeveynlere büyük iş düşmektedir:
Bebeğin pozitif yaşantıları sosyal beyni geliştirir. Yetişkin, bebeğin ihtiyaçlarına doğru miktarda ilgi ve duygularına hassasiyet gösterebildiği ölçüde bebeğe pozitif duygular yaşatır.
İyi anneliğin tarifi: Bebeğin duygusunu anlamak
Onu sakinleştirmek: ses tonuyla, kucaklamayla, sallayarak, vb.
Bebekle iyi zaman geçirmek
Annesi bebeğinin ihtiyaçlarını karşılarken onun gözlerinin içine baktıkça, onu kollarına alıp sakinleştirdikçe, onunla yumuşak bir tonda konuştukça bebek annesine bağlanır. Aralarında sıcak duygular akmaya başlar. Bu olumlu deneyim bebeğin beyninde önemli sinirsel bağlantıların oluşmasını sağlar. Bunların sayesinde bebekte temel güven duygusu oluşur. "Ne zaman ihtiyacım olsa annem gelip beni rahatlatır": böyle düşünen bebekler daha sağlam bağlanmıştır.
Pozitif yaşantılar (göz kontağı, kucaklanmak, vb.) zevk veren salgıları artırır (dopamin, beta-endorfin), bunlar da sinir hücreleri arasındaki bağlantıları oluşturur. Bebeğin verdiği biyokimyasal reaksiyonlar, glukoz metabolizmasını artırır ve genler etkisini göstermeye başlar.
Özellikle sağ beynin gelişimi açısından ilk yıl kritik zamandır. 6-12 ay arası çok önemlidir, çünkü bağlanma bu dönemde gerçekleşir. 2. yılda ise sol beynin gelişimi ve sözel iletişim hızlanır.

-----------------------------------------------------------------------------------   Y.Y.---------------

Fırsat Pencereleri:
Beynimizin kullanılmayan alanlarındaki sinirsel bağlantılar kurulamaz ve doğuştan varolan sinir hücreleri de kullanılmadıkça ölür.
Bağlanma: İlk 3 yılda sosyal ilişki içinde olmayan bebek, beyninin orbitofrontal kısmını geliştiremiyor. Sonrasında düzelme umudu çok zayıf. İlerde duygusal ve davranışsal sorunlar yaşayan bireyler olurlar (depresyon, şiddet, madde bağımlılığı, cinsel sorunlar, yeme bozukluğu, vb.). Okul başarıları düşük olur (dikkat dağınıklığı, vb. ) Bu bölge sonradan zarar görenler ise başkalarının duygularını anlayamıyor, sosyopat olabiliyor.
Motor Gelişim: ilk 4 yıl
Konuşma: ilk 3 yıl
Matematik ve mantık: 0-4 yaş
Müzik: 3-12 yaş
Özetle:
-NE yaptığın: Bebekle karşılıklı ve sevecen ilişki, karşılıklı bağlanma
-NE ZAMAN yaptığın: İlk 3 yılda sosyal ilişki içinde olmayan bebek beyni gelişmiyor, sonra düzelme şansı çok zayıf.
-NASIL yaptığın : Sosyal ilişkiyi bebek için keyifli hale getirmeli ki, bebek bunu tercih etsin. Eğer yetişkin bebeğiyle olmaktan zevk alıyorsa, zaten otomatik olarak orbitofrontal korteksi geliştiren şeyleri yapıyordur.


Herkese Sağlıklı Bebekler...

18 Haziran 2013 Salı

Termos Bardakta Yoğurt

Benimde yeni öğrenip uygulamaya başladığım bir yöntem olup harika yoğurt oluyor.Bildiğimiz termos bardaklar varya hani hepimizin evinde olupta yüzüne bakmadığımız bardaklar.İşte onda harika yoğurt mayalanıyor hemde sarıp sarmalamadan .

HARİKA DEĞİL Mİ?

gelelim yapılışına ;

Ben Yekta için günlük keçi sütü kullanıyorum . Süt çok az ısıtılır termos bardağa dökülür hemen ( benimki yine keçi mayası ) maya içine konulur ve bardak kapatılıp hiç oynatılmadan 5 saat beklenir.
Sonuca inanamazsınız.

Afiyet olsun..

6 Aylık Bebek İçin Sebze Çorbası

eğer 6 aylık bebeğiniz varsa kol gücünüz yerinde olmalı neden mi ? Ona hergün çorba hazırlamak için süzgeçten sebzeleri geçirirken ve meyveleride püre yapmak için cam rendeden geçirmek için tabiki.
ben alıştım artık :) Yekta yedikçe ben mutlu oluyorum.

Sebze Çorbası Tarifi ;

1 orta boy patates
1 orta boy kabak
1 orta boy havuç

bunlar iyice yıkanıp soyulduktan sonra küçük küçük kesilip güzelce haşlanıyor.Haşlanan sebzeler süzgece alınıp güzelce eziliyor.İsteğe göre içine irmik konabilir ama daha çok zayıf bebeklerin ihtiyacı olduğundan dolayı ben Yekta'ya kullanmadım.Biraz zeytinyağı konabilir.

ve sonuçları aşağıdaki gibidir. Bebeklerimize afiyet olsun.

Dişli Yekta

Daha önce yazdığım gibi Yekta 5 ay 9 günlük iken dişlerini çıkarmaya başlamıştı.Büyük heyecan ile dişlerinin ilk görüntüsünü çekmeye çalıştım ama her zaman elimi yalamaya başladığı için başaramamıştım.Galiba bu sefer başardım.Diş çıkarma dönemi için biz Neo Baby Diş Jelini kullandık tamamen bitkisel ve doğal gerçi Yekta onu yemek zannettiği için afiyetle yiyor her seferinde ama azda olsa işe yaradı doğrusu.
 Arkadaşım Elif tarafından yapılan diş kurabiyeleri
 Güzel oğlum benim


 veeeeeeeeee işte dişler göründü


Bebek Gelişiminde Ayna










Zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri:


Uzmanlar, ebeveynlere; dil çıkarıp, ayaklarını gıdıklayarak bebeklerinin zeka gelişimine katkıda bulunmalarını ve onları güldürmelerini öneriyor.

Bebeklerin zeka gelişimlerinin desteklenmesinde 0-1 yaş arası dönemin önemine dikkat çeken uzmanlar, bu konuda anne-babalara önemli görevler düştüğünü belirtiyor.

Anne-bebek ürünleri alışveriş platformu e-bebek bünyesinde yayın hayatına başlayan Bebek Dergisi'nin ilk sayısında yer alan habere göre; bebeklerle konuşmak, onları güldürmek, onlara şarkı söylemek ve kitap okumak; özellikle öğrenme becerilerinin gelişimi açısından bebeklere büyük katkı sağlıyor.

İşte, zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri:

1- Göz teması kurun: Yeni doğan bebekler kısa süre içinde yüzleri ayırt etmeye başlarlar ve sizin yüzünüz onun için en önemlisi! Size her baktığında, belleğini biraz daha oluşturur.

2- Onunla uzun konuşmalar yapın: Alabileceğiniz tek karşılık, boş bir bakış olacak ama çocuğunuz konuşmaya istekli gibi göründüğü zamanlarda, konuşmanıza kısa aralıklar vermeyi unutmayın. Kısa süre sonra, diyalogların ritmini anlamaya başlayacaktır. Bakışları da boş olmayacaktır.

3- Anne sütüyle besleyin: Anne sütü ile beslenen çocukların daha yüksek IQ'ları olduğu bilinen bir gerçek. Ayrıca emzirirken; çocuğunuzla konuşmayı, ona şarkılar söylemeyi ya da basitçe saçını okşamayı ihmal etmeyin.


4- Dil çıkarın: Araştırmalar, yeni doğan bebeklerindaha iki günlükken basit yüz hareketlerini taklit edebildiklerini gösteriyor. Bu da çok erken problem çözebilme yetisi oluşturmalarını sağlıyor.

5- Aynada kendine baksın: Bebeğinizin aynada kendisine bakmasını sağlayın. İlk başta, başka bir bebeğe baktığını düşünebilir ama 'diğer' bebeğin kollarını hareket ettirmeye ve gülümsetmeye bayılacaktır.


6- Ayaklarını gıdıklayın: Bebeklerin espri anlayışını geliştirmenin ilk adımı gülmektir. Ayak parmaklarından çenesine kadar onu gıdıklayarak; "Geliyor geliyor..." ya da "Seni yakalayacağım" oyunları oynayın. Bu, çocuğunuzun olacakları tahmin edebilme becerisi oluşturması için ilk adımdır.

7- Farklılıkları vurgulayın: Birbirine benzeyen ama aralarında küçük bir fark bulunan iki fotoğrafı bebeğinizin yüzüne doğru tutun. Çok küçük bir bebek bile, bir birine bir ötekine bakacak, anlatmak istediğiniz şeyi anlamaya çalışacak ve sonunda ayırt edici ayrıntıyı görecektir. Bu egzersiz okumaya başlamarken katkı sağlayacaktır.

8- Manzarayı paylaşın: Bebeğinizle birlikte syürüyüşlere çıkın. Yürürken ona etrafta olup biteni anlatmayı unutmayın. Böylece bebeğinize sonsuz bir kelime haznesi kazandırmış olursunuz.

9- Yanında çıldırın: Bebeğiniz sizin değişen tonlarda sesler çıkararak yaptığınız konuşmalardan büyük keyif alır.

10- Şarkı söyleyin: Bazı araştırmalar, müziğin ritmini öğrenmenin matematik öğrenme ile bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Günlük yaptığımız işleri ona melodiler eşliğinde söyleyin.

11- Bezini değiştirme süresini iyi kullanın: Bebeğinizin altını yavaşça değiştirin. Rutininizi anlayabilmesi için o sırada neler yaptığınızı ona sakin sakin anlatın.

12- Oyun bahçesi olun: Yere sırtüstü yatarak üzerinize tırmanmasına, üstünüzde emeklemesine izin verin. Böylece bebeğiniz ileride koordinasyon ve problem çözme becerilerine sahip olur.

13- Alışverişe gidin: Oyunlara ara verdiğinizde onunla birlikte alışverişe gidin. Oradaki yüzler, sesler ve renkler bebeğinizin iyi vakit geçirmesini sağlayacaktır.

14- Kitap okuyun: Araştırmalar, 8 aydan itibaren bebeklerin bir hikayeyi 2- 3 kez dinledikten sonra, içindeki kelimeleri öğrenmeye başladıklarını gösteriyor. Ona kitap okuyun!

15- Ce-e oynayın: Saklanma ve bulunma oyunlarınız sayesinde bebeğiniz, objelerin kaybolabileceğini, sonra yine geri gelebileceğini öğrenir.

16- Albüm yapın: Akraba ve arkadaşlarınızın fotoğraflarının olduğu bir albüm yapın ve bebeğinizin hafızasını tazelemek için zaman zaman ortaya çıkartın.

17- Yemeğiyle oynamasına izin verin: Hazır olduğunda, farklı farklı yiyeceklerin tadına parmaklarıyla bakmasına izin verin.

18- Yerdekileri toplayın: Bebeğiniz durmaksızın mama sandalyesinden aşağı bir şeyler atıyor. Sinirlenmeyin! Bebeğiniz yalnızca yerçekimi kanununu öğreniyor.

19- Engelli bir yol hazırlayın: Minderleri ve oyuncakları yere serpiştirin ve ona,bunların nasıl üstünden ya da altından emekleyerek geçebileceğini gösterin. Motor becerilerinin gelişmesine katkı sağlamış olursunuz.

20- "Beni yakalayamazsın!" oynayın: Bazen hızlanıp bazen yavaşlayarak evin içinde dizlerinizin üstünde gezinin ve sizi takip etmesini sağlayın. Eğlenceli oyunlar oynayabileceğiniz yerlerde durmayı ihmal etmeyin.

21- Komik surat yapın: Bebeğiniz burnunuza her dokunduğunda 'Bip' sesi, kafanıza vurduğunda komik bir ses çıkarın. Aynı ses ya da davranışları üç-dört kez tekrarlayın.

22- Kendi yolunuzu bulun: Bebeğinizi kucağınıza alıp tüm evi dolaşın. Ellerini soğuk cama, yeni yıkanmış çamaşırlara, yumuşak yapraklara ve diğer güvenli eşyalara dokundurun. Dokunduğu her nesnenin adını söylemeyi de unutmayın.

23- Uzun hikayeler anlatın: En sevdiği hikayeyi bulun. Hikayenin kahramanının adını bebeğinizin adı ile değiştirerek daha cazip hale getirin.

24- Bir hayvan kitapçığı oluşturun: Onunla hayvanat bahçesine gidin ve en çok ilgi gösterdiği hayvanların fotoğraflarını çekerek bir albüme yerleştirin. Daha sonra, hep birlikte hayvan kitabınızı okumaya başlayın. Arada hayvan sesleri çıkartmayı unutmayın.

25- Her şeyi sayın: El ve ayak parmaklarını, evinizdeki merdivenleri ya da yerdeki oyuncakları birlikte sayın. Kısa süre sonra o da size eşlik etmeye başlayacaktır.

6 Aylık Bebek Ne Yapar?

 Bol bol oyun oynamak ister,anneyi hiç rahat bırakmaz hep ilgi onda olsun ister.Dönme hareketleri ile oturma çalışmalar başlamıştır.






 Dişleri çıkmıştır bu yüzden her yere saldırır ve ısırmaya çalışır.


17 Haziran 2013 Pazartesi

BULGUR KÖFTESİ

MALZEMELER;
  • 1 su bardağı kısırlık bulgur
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 adet yumurta
  • 1 su bardağı un
  • Tuz
SOS İÇİN ;
  • Salça yada domates
  • Tuz
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağ
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 3 diş sarımsak
  • Pul biber
1 su bardağı kısırlık bulgur derin bir kaba alarak üzerine 1 su bardağı ılık su döküp üzerini kapatın.Bulgur kabarıp suyu çekince en az 5 dakika bulguru yoğurun .Üzerine 1 adet yumurta ve yeterince tuz ilave edip yoğurmaya devam edin .1 su bardağı unu azar azar ilave ederek yoğurun.Elinizi arada su ile ıslatarak yoğurun ve sonuçta yumuşak bir köfte hamuru elde edeceksiniz.Ancak gereğinden fazla un ve ya su kullanırsanız sonuca ulaşamazsınız.Hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar kopararak elinizde yuvarlayın.Parmağınızla hamurun ortasına bastırarak çukurlaştırın.Etrafı çatlamıyorsa köfte hamurunuz hazırdır.
Derince bir tencereye su doldurun ve kaynatın.Su iyice kaynadığında köfteleri atın. (su fokurdamadan atarsanız köfteleriniz hamur kalır pişmez.)
Tam olarak piştiğinde köfteler su yüzeyine çıkacaktır.Delikli bir kepçe ile servis tabağına alın.
yağlı tavada salçayı,tuz ilave ederek öldürün.Servis tabağına aldığınız köftelerin üzerine sosu gezdirin.1 su bardağı yoğurtla ezilmiş 3 diş sarmısağı iyice çırpın ve köftelerin üzerine gezdirin.Son olarak 2 yemek kaşığı tereyağını ocakta kızdırın ve yemeğin üzerine serpin.Pul biberle süsleyin.

Sevdiklerinizle Birlikte Afiyet Olsun.

BABALAR GÜNÜ

Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd, Anneler Günü gibi babaların da bir günü olması gerektiğini düşünmekteydi. Dodd'un babası annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyütmüştü. Babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın Babalar Günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış ama bu çalışmalar o tarihe yetişemeyerek kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelenmiştir
Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910'da Washington'un Spokane şehrinde kutlanmıştır. 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge kutlamaları desteklemiş; ama resmi olarak Babalar Günü ilan etmemiştir. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımlamıştır. 1972 yılındaysa başkan Richard Nixon'ın imzasıyla Babalar Günü yasal olarak ABD'de resmi tatil ilan edilmiştir.
Alıntı : Vikipedi



KIRMIZI KADİFE KEK

Malzemeler:
Kırmızı Kadife Kek :
* 250 gr un
 * 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
* 1 çay kaşığı tuz
*  kakao ( 2 yemek kaşığı)
* 120 gr tereyağı ( oda sıcaklığında)
* 300 gr toz şeker
* 2 yumurta
* Kırmızı gıda boyası
* 1 paket vanilya
*  1 su bardağı kesik süt ( oda sıcaklığında) **
* 1 tatlı kaşığı elma sirkesi
* 1 çay kaşığı karbonat

** Kesik Süt Elde Etmek İçin : 1 su bardağı sütün içine 1 yemek kaşığı limon suyu veya sirke ekleyip 5- 10 dakika bekleyin.

Labneli Krema İçin:

* 2 paket  labne peyniri ( oda sıcaklığında)
* 120 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
* 1 paket vanilya
* 280 gr. pudra şekeri
* Bir çimdik tuz

Yapılışı:

Kırmızı Kadife Kekin Hazırlanması:

1. kek kalıbınızın dibini yağlayın.
2. Geniş bir kabın içine un, kabartma tozu, tuz ve kakaoyu birlikte eleyin.
3. Ayrı bir kabın içinde tereyağı ve şekeri 3 dakika kadar çırpın. Daha sonra içine yumurtaları teker teker ekleyerek çırpmaya devam edin. Gıda boyasını da ekleyip biraz daha çırpın.
4. Unlu karışımın yarısını kaba ekleyin biraz çırptıktan sonra kesik sütün yarısını ekleyin. Kalan unlu karışımı da kaba ekleyip yine biraz çırptıktan sonra kalan kesik sütü ekleyin.
5. Küçük bir kap içinde sirke ve karbonatı karıştırın. Bir miktar köpürecektir.
6. Bu köpüğü kek hamurunuza katıp hızlı hızlı karıştırın ve hemen kek kalıbınıza harcınızı boşaltın.
7. Kalıbınıza 170 C fırına koyun ve 35-40 dakika pişirin. ( pişirma oranı fırına göre değişir.) Kürdan testi yapın ve pişip pişmediğini anlayın. Fırından yaptığınız kekin kokusu gelmediği sürece asla açmayın ki kekiniz çökmesin.
8. Fırından çıkarıp tamamen soğuyana kadar bekletin.


Labneli Kremanın Hazırlanması:

1. Labnenin suyunu süzün.
2. Labne ve tereyağını pürüzsüz bir kıvam alana kadar birlikte çırpın.
3. Pudra şekeri, vanilya ve tuz ekleyin. Homojen bir şekilde karışana kadar çırpın.

Not :Daha tatlı bir krema isterseniz daha fazla pudra şekeri ilave edebilirsiniz.

Pastanın Bir Araya Getirilmesi:

1. Kekin üzerini düzenleyin, artan kısmını mutfak robotunda ufalayın.
2. Keki ortadan ayırın ve arasına ve isteğe bağlı üzerine  hazırladığınız kremayı eşit miktarda sürün.
3. Pastanın üzerini ve yan cephelerini ufaladığınız kek parçaları ile kaplayın.

                                         _ Sevdiklerinizle Birlikte Afiyet Olsun_

15 Haziran 2013 Cumartesi

Kayla Seni Özledik

 Kayla bizi ziyarete geldiğinde 4,5 aylıktı.Artık kocaman kız olmuş.Kayla şu an 10 aylık, Yekta ise 6 aylık.Her ikisi de inanılmaz hızla büyüyorlar.

Sevgili dostumuz Pieter ve Gülşah size de Antalya'dan sevgiler....

13 Haziran 2013 Perşembe

Çekirdekli Ekmek

 çekirdekli ekmek için evde mevcut olan çekirdek içleri önce tavada biraz kavrulur.
 1 paket kuru maya
1,5 su bardağı ılık su ( su biraz soğuk olursa daha iyi )
1 tatlı kaşığı toz şeker

bu malzemeler bir kapta karıştırılır ve biraz bekletilir.
bu arada ;

2 yemek kaşığı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı tuz
1 çay bardağı çekirdek içi
mayalı karışım
aldığı kadar un karıştırılır.yumuşak bir hamur elde edilip ( üstteki gibi ) üstü bir bezle kapatılıp ( aşağıdaki gibi )30-40 dakika bekletilir.



 fırın tepsimizi önce yağlayıp sonra unluyoruz.
 hamuru tepsiye döküp biraz daha bekletiyoruz.
 üzerine çekirdek döküp soğuk fırına atıp 160-170 dereceye ayarlayıp 30 dakika pişiriyoruz.




 ve ekmekler hazır afiyetle yiyoruz.


Ebru Yörükoğlu
12.06.2013